ŞEYTANIN TORUNU Hey!Sen var ya sen!İnsan kılığında bir yılansın…Taksan da yüzüne allı pullu maske,Dilinden dökülse de şeker bal,Baştan ayağa yalansın…Şeytanın torunu,Şeytandan bize miras kalansın…Ve
Hüzün Var İçimde
İNTİHAR SERBEST
İNTİHAR SERBEST Efendi bozuntusu, Kibir tortusu, Burun Kaf’ta, Kültür lafta, Emperyalist safta… Egosuna âşık, Kirli kaşık, Bildiği tek tek, İnat et yanlışta, Haydi sek…
BEYİNSİZ MAŞAYDI BABAN
BEYİNSİZ MAŞAYDI BABAN Utanmaz Adıyamanlı, Şair geçinen zavallı, Babasının yaz aylarında, Dam başında tahta köşkte, Anlattıklarıyla övünüyor şiirinde… 1915 kırımında babası, Kahramanmış koçmuş, Kılıçla
VUR TEKMEYİ GİTSİN
VUR TEKMEYİ GİTSİN Çatlar sabır taşı olsa, Sustur zevzeği Mahmut, Ne işi var yanında, Ne geziyor sofranda, Bataklığın pis kokulu ürünü, Beyni yüreği kurtlu
BABASINI UNUTTU
Uyuz itin eniği, İri dişli bir kurttu… Özünde bit yeniği, Kemikistan ona yurttu… Kasaptı en yakın dostu, Paçasına salya kustu, Para etmezdi postu, Babasını
AĞZIM DİLSİZ DUVARDI
Bilmezdim, İhanet çeşmesinden, Yudum yudum içtiğini… Bilmezdim, Nedamet köşesinden, Adım adım biçtiğini, Bilmezdim, Mide şişesinden, Sevdamızdan geçtiğini… Bilmezdim, Gestaponun neşesinden, Yoldaşımın
KARANLIK YÜZÜN İTİRAFI
Ottan itler yarattık, Güzel sözlü, Alnı ak, Yüreği pak, Bu toprağın çocuklarını, Sokak ortasında, Kahpece tarattık… Kandır gıdamız, Anneleri ağlattık, Yetim bıraktık
KARA YÜREKLİLER
Oy havar! Barbarlık, Kırmış yine zinciri, Hamidiye Paşaları, Talat’ın çeteleri, Hitlerin torunları, Tapıyorlar kana, Dünyanın dört bir yerinde, Kıyıyorlar insana… Ey insanlık, Kulak
ZOR ANLATMAK
Nasıl anlatsam sana, Titriyorsa gülüm, Sinirden ellerim, Ağarıyorsa saçlarım, Günden güne hüzünden, Vardır elbet nedeni, Dinle beni… Nasıl anlatsam sana, Dost hançerleriyle,
ZİNCİRİNİ KOPARMIŞ VAHŞET
Dünya’nın dört bir yanında, Ahtapottur baş aktör… Oyun seti tüm ülkeler, Ortalık toz duman, Oluk oluk akıyor kan, En tatlı kârlı sektördür savaş…
ZEVZEK ZEKİ
Zevzeğin teki, Efendisinin liberosu beki… Ölümüne savunur, Bir aferin ile avunur… Efendisine yaslanır, Artıklarla beslenir… Sağa sola saldırır, Her
YOKLUK
Ne annemsin ne babam, Ne selamım var, Ne de merhabam… Nikâh masasında, Evet demedim sana, Tanıkların huzurunda… Hangi imam kıydı nikâhımızı? Gözleri aksın
YİTİK SEVDA
Bir yıldız gibi kaydın ansızın, Sözlerin kulaklarımda, Gözlerin gözlerimde, Ellerinin sıcaklığı zor tanem, Ellerimde asılı kaldı… Bir yıldız gibi kaydın ansızın, İsyan
İNSAN ONURU PERİŞAN
Oy aman! Oy aman!Bin kere oy aman!Kokuşmuş gülüm, Kokuşmuş zaman!Düşmüş bitpazarına, İnsanoğlunun beyni bedeni!İnsan onuruna olmuş bir hal, Düşmüş ayakaltına gülüm!İşportada satılık mal… Oy
VAY KEMİKÇİ
Bulmuş yağlı kemiği, Yalayıp durur… Kanlanmış bedeni, Azar kudurur… Koparmış ipini, Beğenmez tipini, Saldırır paçana, Yerden yere vurur… Doğurmamış hiçbir ana,
ÜZER SENİ
Ey gönül! Cahil ile etme muhabbet… Sözün bilmez, Üzer seni… Ey gönül! Aç gözlü ile yapma ticaret… Doymak bilmez, Üzer seni…
ÜŞÜYORUM
Mevsim kış, Dağlara kar düşmüş… Yoksullar titremekte soğukta, El ayak burun buz kesmiş… Üstümüzde yorgan battaniye, Sarılmışız donmayalım diye… Ekran
TENCERE KAPAK
Tencere alçağı, Buldu kapağı, Haram kaynar, Taşırır tabağı… Masada huri, Azgındır Nuri, Tencere kapak, Birbirine jüri… Kâsede viski, Hızları jet ski,
TEK BİLEK
Acıların kileri bu yürek, Kardeş acısı başta… Evlat acısı zor, Anne baba acısı hele… Çevremde aç insanlar, Ülkemde insanların acısı… Dünyalı kardeşlerim,
ŞIKIDIM
Doğmuş şıkıdım, Şıkıdım büyümüş, Oynarlar iki gözüm, Şıkıdım şıkıdım… Alev alev yansa, Konuk olduğu gezegen, Oynarlar iki gözüm, Şıkıdım şıkıdım…
ŞER GENEL MERKEZİ
Dedikodu uzmanı, Fitneliğin yazmanı, Boş meydanda kuduz, Saldırgan uyuz, Diplomalı dalkavuk, Kalkınca zorun şamarı, Beşiğe döner kuyruk… Şer genel Merkezi, Hem yalancı!
ÖZLEDİM
Özledim, Çıkardan arınmış, Anamızın ak sütünden ak, Dostlukları özledim… Özledim, Bilinçle yoğrulmuş, İşkencede doğrulmuş, Yiğitlikleri özledim… Özledim, Ölüme gülerken bile, Yoldaş
ŞAMAR
Bugün Cuma, Mersin’de Akdeniz sahilinde, Uzandım sıcacık kuma… Sol ayağım masmavi sularda. Ey! Sağ ayağım! Of aman! Uzatamıyorum seni… Ne geziyor sahilde, Kumun
SÜLÜK
Açlığı bilir misin? Bilir misin açlığı sülük? Bir tek ekmeğe muhtaçlığı… Otuz gün oruç çocuk oyuncağı, Üç yüz altmış beş gün altı
SOKAK ÇOCUĞUYUZ HANIM ABLA
Sokak çocuğuyuz hanım abla… Sokaklardır evimiz, Yanıktır kavruktur tenimiz, Kimi acımayla bakar gözlerimize, Kimi kin öfke kusar, Korkuyla kaçar kimisi bizden… Güler yüze
KASIRGA
Çarpıyor hüzün dalgaları, Yüreğimin sahiline, Oturmuş gözlerime, Kanlar içinde, Binlerce kefensiz ölü… Çarpıyor güzün mangaları, Silahlardan çil çil altınları, Vatanı yok sermayenin,
KERPİÇ EVİM
Mahpushane çalarken, Fikri zikirden, Gençliğimi hoyratça, Kaldın hüznünle baş başa, Benim yaslı kerpiç evim… Damında kalmış karın, Erimiş sızmış ciğerine, Babamın alın
İSRAFA NE GEREK VAR
“Şirin Bakırcıoğlu’na” “Sevebileceğin kadar, İnsan al, Hayatına, İsrafa ne gerek var…” Gönül değil ki radar, Her sırıtan, Kurulsun tahtına, Sarrafa
AYRILIK AŞKA HANÇER
Gözleri mercan gülüm, Bir uğursuz kara kedi, Geçti aramızdan… Zevkli nimetler dizdi, Süslü sofrasına, Bizim yaramızdan… Yanaktan süzülen yaşlar, Kristal kâsesinde badedir,
AŞK SOFRASI
Al yüreğini, Koy aşk sofrasına… Sevgi doldur dağ çeşmesinden, Okyanustan büyük saygı, Bitmez yollarla yarışan hoşgörü, Diz yüreğinin etrafına… Al yüreğini, Koy
SAHİL GÜLLERİ
Kıskanıyorum sizi gençler, Dostluğunuzu kıskanıyorum, İliniz ayrı, Kültürünüz ayrı, Diliniz ayrı, Yüreğiniz bir, Umudunuz bir, Tek yumruk gibisiniz… Arjen Helin Menal, Tolga
HAMİDİYE PAŞALARI
Paşalar gördü bu ülke, Hamidiye paşaları… Rüyalarında bile, Uzaklardı defter kalemden, Salya sümükleri Fırat, Fermanla alınmış rütbe, Kardeşliğe vurdular darbe… Paşalar gördü
BU YÜREK SEVDİ SENİ
Ey gönlümün çilingiri, Çileli ömrümün baharı, Sevginin baş mimarı, Duygularımın ak kanadı, Gözlerimin nurusun… Ey hüznümün silindiri, Hicranımın tek tabibi, Sevdamın sahibisin,
ACIDIR HAYAT
Alın teri çocuklarına, Devrik bir cümledir hayat… Doğarken hazırdır yük, Kucaktadır sorunlar, Boydan büyük… Alın teri çocuklarına, Özü boşaltılmış kelimedir hayat… Acıdır
SIDIKA
Bir Sıdıka var, Görülmeye değer… Hakaret olur merkebe, Sırtına vurursan eyer… Açar kasetçaları açar, Verir son sesini… Tek başına yapar, Balkonda raksını…
SEYRANDA MISIN?
Anlatabilsem, Ah anlatabilsem! Bakan görmeyen gözlere, Yaşanan vahşeti… Kepçe kulaklar bile, Duymuyorlar çığlıkları, Yürekler taş, Kirden yürekler pas… Bardaklarında viski, Dudaklarında
SEVGİ PINARI
Sevgi pınarı! Sevgi pınarı! Canlandır kuruyan dudakları… Sensin lokman hekim, Mutlu kıl, Sevgiye hasret insanları, Sevgi pınarı! Sevgi pınarı! Güneş hava su
SEVGİ DÖŞÜYORUM ANNE
Asfalt yürekler almış ısıyı, Gel ört ölümü anne! Zemherim üşüyorum… Birden bire karardı gökyüzü, Yıldızları çaldılar anne! Bunlara şaşıyorum… Salıncağım koptu birden,
SEN YOKSUN
Üşüyor ellerim, Yüreğim üşüyor, Titriyor bedenim, Başım önüme düşüyor… Sen yoksun diye, Yoksun diye sen… Ey benim güneş gözlüm, Isımın ışığımın kaynağı…
SEHER YELİ GETİRDİ SENİ
Ey gönlümün sultanı, Seher yeli bana, Alıp getirmişti sevdanı… Göğsünde gelincik nergis, Gözbebeklerinde iki menekşe… Bahar kokuyordu sabah, Sabahta bahar güzelliği… Uçuyordun mutluluğa
SARIL YAŞAMA
Ölüm, Kurtuluş ise gülüm, Neden çekiliyor bunca zulüm? Ömür, Gece gündüz olacaksa kömür, Neden çekiliyor bunca çamur? İnsan, İnsanlıkta yapmalı aşama,
PİDE FIRINI
Ey Hacı Baba! Başımıza yağıyorsa, Lapa lapa is, Her yer isten oluyorsa pis, Ekmeğin olsa da mis, Duymadın ne yazar… Ey
ÖZÜ TALAN
Yüzündeki gülücük,Dudağındaki öpücük,Sarılmalar yalanmış… Hazan ettin seneleri… Yağmur gözün taneleri,Aşkın huzur çalanmış… Aşkta vefa şart, Al sana kırmızı kart, Senin özün talanmış…
ÖĞRETMENSİN ÖĞRETMEN
Arabası jaguar, Korumaları canavar, Küçük hanım çok gaddar… Öğretmensin öğretmen, Mum ol! Işık saç! Eri sen… Milyar eder butiği, Elbet var
ÖĞRETMENİME SİTEM
Geldim YİBO’ ya, Bazen aç kaldım, Bazen doydu karnım, Senin tutumunla yarınım, Karardı kömürden, Yıllar çaldın ömürden… Öğretmen, Hem annedir hem baba,
ÖĞRETMENİM EĞİTİM KUTSAL
Bir eğitim kurumunda, Padişah olmaz! Vezir olmaz! Dalkavuk rezil olmaz… Bir eğitim kurumunda, Yalan riya olmaz… Dedikodu odası, Cariye olmaz… Bir
ÖĞRETMENE SELAM
Öğretmenim! Ben bir çocuğum, Taze fidanım, Çok narindir canım, Dünyaya ilk adımım, Yeni başlıyor yolculuğum… Öğretmenim! Uzaklarda kaldı köyüm, Annem babam kardeşlerim,
ÖĞRETMEN NALÂN
Bir harf için bile, Koca halife gelmiş dile… Kırk yıl köle olurum demiş, Kırk yıl köle… Ne haldesin kutsal mesleğim, Ne oldu sana
MERSİN YAYLALARI
1999 yılının ilk ayının yirmisi, Dayandı kapıya Abuzer Dayı… Altında 1966 model minibüsü, Koltuksuz Alman malı, Yere serilmiş halı… Gidelim dedi Toros Dağlarına,
MELEĞİM
Ağlatma ne olur, Yakışmaz sana zulüm… İyilik meleğisin gönlümün, Tatlı meleğisin ömrümün, Ellerimden tut benim, Tut ellerimden ne olursun… Tut ellerimden
MASKE
MASKE O yüzde maske, Bu yüzde maske, Şu yüzde maske… Sihirli bir el çıksa; Vursa maskelere fiske, Mevlana’nın dediği olsa keşke, Herkes olduğu
MASA KAHRAMANLARI
Lüks lokantalarında şehrin, Rakılar boşalır her akşam… Şarkılar söylenir bir ağızdan, Dağlarına memleketimin… Kurtarılır vatan, Düzen değişir masada… Kafalar duman, Yırtılır ferman, En
MADIMAK
Dağlandı yüreğim, Madımak oldu… Süründük bir ömür, Dört bir yanda, Adı yaşamak oldu… Bize dokunmayan yılan, Melek göründü gözümüze… Bir gün, Sıra
KÖTÜLÜĞÜN ANASIDIR CEHALET
Kâhta’m, Binlerce yıllara dayanır mazin. Krallar zalimler yazmış alın yazın… Hep fukara, Hep bahtı kara, Karın tokluğuna düşmüş yollara, Oğlun gelinin kızın…
KÖSELE
KÖSELE Kösele olmuşsa yüz, Ayağa düşmüşse söz, Kahvede sokakta, Pavyonda barda, Pişmişse öz, Kişilik yoz tarlada, Gelişmez dostlar… Çıkar olmuşsa tapınak, Haramla
GÖNLÜMÜN SULTANI
Gözlerin var ya gözlerin, Çatal hançer gibi, Yüreğimin tam orta yerine, Saplanmasaydı eğer, Yıllardan sonra bu gün, Sayıklar mıydım bir tanem, Uykuda
GERZEK KEMAL
Sen malsın, Yozluğuna hamalsın… Çulunu değiştirdin, Sandın ki kemalsin… Dünyanın zevzeği, Mandanın tezeği, Dalkavuğun ve sen, Dünya’nın en gerzeği… Sen b’esi
EL ATMA KİŞİLİĞİME
Kahrolası yokluk, Kalkar dörtnala, Gelir yapışır yakana, Aldırmaz nefes… Boynun bükersin, Ölün var sanır herkes… Sen efkâr içinde, Dibi delik ceplerine Umutsuzca
AH GARDİYAN
Bu delikanlı gönlüm, Firar etti yâr, Göğüs kafesimden, Geldi sığındı sana… Tutsağımsın dedin, Seni seven gönlüme, Gardiyan gördün kendini, Vurdun prangayı…
KADIN
Kır esareti, Yüreğinin sesini, Vurma prangalara, Sen bir çiçeksin… Ataerkil zihniyet, Köpükten kale, Cahilin gözüyle, Eksik eteksin… Bilgi görgü güçtür,
KARGA İLE YARASA
Bir kırık sandalye, Eski bir masa, Yeterdi bana, Dolaşmasaydı eğer, Tepemde karga ile yarasa… Öğrencilerim, Canlarım benim… Kurak toprakların, Kavruk çocukları,
KARASİNEK
Karasinek, Harcadın alın terimi, Hançerledin ciğerimi… Bana öyle bakma, Soframda kalan çeyrek lokma… Karasinek, Acımadım emeğime, Bıçağı dayadın kemiğime… Ben ağlarken
HÜZÜNLÜ BİR ŞARKIDIR YAŞAM
Geçti bir ömür, Gün günden kömür… Dön bak düne, Tanık bul güldüğün güne, Zaman bedende ustura, Geçmek zordur üst tura… Davetsiz konuğuz Dünya’da,
HÜSRAN
Umut, Yitik bir düş, Hüzün yüklü gözlerinde… Sevda, Boynu bükük bir kuş, Yorgun yaralı yüreğinde… Yaşam, Vurgunlarla bir hoş olmuş, Beynin
HIRÇIN
Basında ekranda zehirli laklak, Dedikodu tele vole şamata, Biri diğerinden matrak… Kişiliklerde çöküntü kokuşmuşluk, Yıldızlarda tatilde ahlak… “Domdom kurşunu değdi” Türküsü çalıyor bak…
HEY DEDE
Hey dede! Parkta, Güpegündüz bu ne hal? Ne oluyor moruk, Neden sallanıyor kuyruk? Hele bak! Heyecan dorukta, Kalp tekliyor morukta… Ter basmış
HERKES OLMUŞ FİLOZOF
Of! Anam of! Herkes olmuş filozof! Her konu uzmanlık alanı, Uydurur bin bir yalanı… Of! Anam of! Herkes olmuş filozof! Beyni incir
HASTAHANE
Gel al beni gülüm, Al götür beni… Hastane koridorlarından, Bu koğuştan kurtar beni… Dört bir yanda ağıt feryat figan, Yükseliyor gökyüzüne durmadan…
HARÇ HARAÇ
İşim düştü belediyeye, Dönmüşlerdi aç kediye… Ben dayısız ciğer, Bir aşağı bir yukarı, Kaşe imza mühür, Harç kestiler üçer beşer… Gönderdiler vezneye,
HANİ SEVDİKLERİM
Sıkışıp durma yüreğim, Nedir bu halin, Mengenede misin? Her şey yalın, Yalnızsın işte sen, Kendi keyfinde her dalın? Özlem kavurur seni, Firari
YILGIN GÜZ GÜLÜM
YILGIN GÜZ GÜLÜM Güz Gülüm, Nazlı bir çiçektin, Sen umut, Sen gelecektin… Büyüyecektin, Kara borana inat! İnadına büyüyecektin, Kardelen gibi… Sevdam
GONCA GÜLSÜNÜZ ÇOCUKLAR
“Öğrencilerime” Günlük yaşantımızın, Ayrılmaz bir parçasıdır, Trafik denen olay… Kurallara uyarsa eğer, Sürücülerle yayalar, Kazalardan uzak yaşamak kolay… Varsa
GEMİ
Okyanusun ortasında bir gemi, Kaptansız olsun dümeni… Sallansın bir beşik gibi, Bir o yana bir bu yana… Köpüren sular yıkasın beni, Güzelim yarınlara saklasın
GEL MEHTAP
Aynadır Mehtap, Bu yaz gecesi… Akdeniz çarşaf, Kıvrak yakamoz dansı… Tenha sahil, Çekilmiş kahkaha sesi… Kuma uzanmış bir adam, Şişelere
GEL GİDELİM YÂR
Gel açılalım seninle, Gülümseyen masmavi sulara… Dalgalar okşasın teknemizi, Şarkılar mırıldasın martılar… Sular beşiğimiz dalgalar ninnimiz, Çadırımız gökyüzü sevdamız ateş… Sönmeyen fenerimiz
FARKIN OLMALI
Hazan yaprağı gibi, Düşeceksem ayaklarının altına, Çiğneyip geçeceksen beni, Dönüp bakmayacaksan bana, Farkın kalır mı sevdiğim, Eli kanlı bir cellâttan senin? Karakışa
DÜŞLERİMİN SOKAĞI
Yalan bombardımanında beyinlerimiz, Kuşatmış yüreklerimizi Erzurum kışı… Birer birer çökmüş dost sığınakları, Caddeler sokaklar lal olmuş, Nasırlaşmış yüreği kaldırımların… Ekranları işgal etmiş magazin,
DÜNYA
Kara kış gece buza gebe, Doğmuşum batırmış tuza ebe… Çığlık atmışım toprak zeminde, Arşta çığlığım ömrün son deminde… Güneş’ten kopan bakire kızdın,
DENİZ’İM
Annenle kol kola, Korka korka geldin okula… Çizgi çalışması yaptık ilk günlerde, Fişler kelimeler heceler harfler, Kovaladı birbirini günler, Öğrendin okumayı yazmayı…
DELİ YÜREK
Hey deli yürek! İnsanlar korkak ürkek, Çıkar dönmüş tapınağa, Neme lazımcılık her tarafta, El pençe dalkavuklar safta… Hey deli yürek! Hazana döndü
ÇÜRÜR ÖMÜR
Yıllar ömrü kırpa kırpa Yaş geldi dayandı kırka… Dervişler misali salkım saçak, Sırtımda bir hırka, Dolaştım ülkemi köşe bucak… Bu ömür ne
ÇINAR AĞACI
Çınar ağacı, Çınar ağacı, Yaz bahar aylarında, Sensin başımın tacı… Dönüyor Dünya, Değişiyor mevsimler… Soldu dalında yaprağın, Düştü gübresi oldu toprağın…
CEHALET ORMANI
Cehalet ormanında, Dikenli yoldur hayat… İnsanlık arama boşuna, Sel gelmiş yel esmiş, Almış götürmüş evlat… Cehalet ormanında, Saldırıya uğramış okulum, Yirmi altı
CANLARIM
Öğrencilerime Dinle beni çocuğum! Bugün seni bağrına basan, Annen baban var… Az çok iyi kötü, Önüne geliyor ekmeğin aşın… Yarınları
BÜYÜT SEVGİYİ
Kanarken açtığın yara, Sızlatırken sapladığın hançer, Nasıl dayanır yürek vurguna? Gel insafa, İnsafa gel güzelim, Körükle gidilir mi yangına? Zirvesidir sevda, Saf
BULUTLAR
Hey bulut! Ak ak bulut! Yavaş yavaş değişiyor rengin, Yâr mı değil senin dengin? İhanet senden mi nazlı yâre? Yâr mı
BUL BAŞKA DİYAR
Var yanık gönlüm var, Bul kendine başka diyar, Lime lime olmuş ciğerin, Git dost elinde yaran sar… Buharlaşmış vicdan ar, Kıble olmuş
BİR MİKROBUN ÖLÜMÜ
Bir sabah,Evlat bağırdı:“Babam öldü!” “Babam öldü!”Toplananların yüzünde kuşku,Toplananların yüzünde korku!Hepsinin beyninde aynı soru,Tekrar dirilir mi acaba? Evlat bağırdı yine;“Babam öldü!”“Babam öldü!”Toplananlar inandılar öldüğüne…Hepsi birden,İçinden
BİR DURUŞTUR SEVDAMIZ
Bir tatlı kuştur sevdamız, Mekânımız masmavi gök çadırı… Tüm gündüzler arifedir bize, Bayram sabahıdır geceler… Kanatlanır sevinç gönüllerde, Uçar gider süzüle süzüle…
BİN DÜŞLERİMİN KANADINA
Aşkım, Yüreğimin sevdası, Güzel gözlü ceylanım, Bir tanem! Bin düşlerimin kanadına, Yelken aç maviliklere, Süsle düşlerimi, Yaşama küsmüş gönlüm, Varsın aşkın tadına…
BESNİ
Senden uzak yaşarım sende, Hala havan eser yağız tende… Takvim yıllar çaldı ömürden, Günler geçirdim kara kömürden… Sende gönül sevda dolu bağdı,
BENDEKİ BENSİN
Sevdamın kır çiçeği, Yüreğimin göz bebeği, Bendeki bensin, Benden de ötesin… Gökkuşağım, Altın saçlı başağım, Bendeki bensin, Benden de ötesin… Bulunmaz
BEKLE SEVDİCEĞİM
Karabasanlar ordusu, İşgal etmişti bedenimin başkentini… Gece gündüzümde kanlı potinler, Kanlı pençeler narin vücudumda… Düşlerimi sel umutlarımı yel, Ömrümü de el çalmıştı el…
BAŞINIZA TAŞ YAĞA
Taş yağa başınıza! Başınıza taş yağa… Kutsal toprakların çocuklarını, Naçar ettiniz utanmadan, Göçer ettiniz sıkılmadan, Unuttular mutluluğu, Dertleri içer ettiniz… Taş yağa
BARIŞ YELİ
Ey insanlık! Sabahın seherinde, Masmavi göklerde, Ak güvercin misali, Gelsin Dünya’ya barış yeli… Ey insanlık! Aç kollarını kalk ayağa, Çıkalım meydana sokağa,
BARIŞ GÜNÜDÜR
Yeter bunca kan, Kalk, Gün, Barış günüdür… Haydi uyan, Kalk, Gün, Barış günüdür… Yeter bu kadar kurban, Kalk, Gün, Barış günüdür…
BAHTI KARAM
Zil çalmadan önce, Açıldı yavaş yavaş, Okulun demir kapısı… Zille koştu inciler, En öndeydi birinciler… Balkondaydım akşamüstü, Yüreğimi efkâr bastı… Yırtıktı kiminin
AYNA VE SEN
Geçmişsin aynanın karşısına, İnmeden gönül çarşına Süzüyorsun kendi kendini… Bakıyorsun kaşına gözüne, Hayran kalıyorsun yüzüne… Gel beni dinle, Bir hesaplaş kendinle… Geç
ANLAT BANA
Siyah saçlı ela gözlü esmerim. Nemrut’a doğan Güneş gibi, Doğ buza kesmiş yüreğime… Garibi ısıtan kor ateş gibi, Zemheri gününde ısıt beni… Al
AMERİKALI KOVBOY
Hey! Amerikalı kovboy! Azmış çıldırmışsın yine… Kan bürümüş aç gözüne, Kan istiyorsun kan… Horişima Nagazaki Vietnam… Doymaz mısın sen? Bunca vahşet yetmez mi
AHMAK
Ah! Mak! İftira sana has, Babandan miras! Ah! Mak! Yalan dolan, Babandan sana kalan… Ah! Mak! Seni rezil dalkavuk, Babandan sana
AHA
Aha! Dedi aha! Az kaldı sabaha… Kurtulacak insanlık, Dedim; Yaş kırk gülmedim daha, Yol uzundur sabaha… Aha! Dedi aha! Az kaldı sabaha…
AH
Beyinler, Ah beyinler! Egoya kilitlenmiş, Haramla bitlenmiş, Erdemsiz beyinler… Yürekler, Ah yürekler, Afyon’un mermerine, Karabük’ün demirine, Dönüşen yürekler… Gözler, Ah