MAZİYE YOLCULUKLAR – 220
ÂLİM HACI ÜZEYİR
Gurbet ellerinde Kâhta sevdası yüreğimi kavurmaya başlayınca, anılar denizinde kulaç atarım.
Kâhta sokaklarında çocukluğumu yeniden yaşarım: Bilye oynar, topaç çevirir, tel arabamın direksiyonunu keyifle sağa sola döndürürüm. Mezarlık yolunda arkadaşlarımla beraber getirdiğimiz killi topraktan oyuncaklar yaparım.
Büyük kazanlarda pişen bulgurluk buğdayı taslara doldurur, arkadaşlarıma dağıtırım. Avuçlayarak yerim.
Yaz gecelerinde toprak damın üstünde tahta köşkte uzanır, kayan yıldızları izlerim. Çocukluk hayallerimi anımsar, bazen güler bazen de üzülürüm.
O unutulmaz güzel bayramları anımsar, bayram gecesi yastığımın yanına koyduğum yeni kara lastiklerime, ucuz gömlek ve pantolonuma selam yollarım.
Benden büyük komşularımın, akrabalarımın, tanıdıklarımın başımı okşayan ellerini saygıyla tekrar öper, alnıma götürürüm.
Elimdeki Kuranla mezarlığa gider, büyük bir saygıyla rahmete ermiş canlara Fatiha okurum.
Aysadık’ı ziyaret eder, oradan Kâhta çayına inerim. Pirinç ekenlerin çalışmasını, ot biçenleri, balık tutanları gözlerimin önüne getiririm.
Akşamüstü Kâhta’ya dönen, önündeki merkeplere ot yüklemiş yorgun anne, baba ve çocuklar gözlerimin önüne gelir, o namuslu, o dürüst, o çalışkan ve merhametli hemşerilerimi saygıyla anarım.
Gurbet ellerinde hüzün yüreğimde bağdaş kurunca, çocukluğumun güzel insanlarını başköşeye oturtur, onların gözlerinde ve sevgi dolu yüreklerinde huzur ararım.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi en çok sığındığım, huzur bulduğum, öğütlerinin her cümlesini, her kelimesini, her hecesini hatırlamaya çalıştığım âlim, değerli güzel insandır.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi benim cesur yürekli kahramanımdır.
Kula kulluğu reddeden başı dik, alnı açık yiğidimdir.
Dinini, imanını paraya pula satmayan, güçlünün ayaklarının dibine onurunu atmayan, lokmasına haram katmayan, zalimlerin çullarının üzerinde yatmayan başımın tacı liderimdir.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi ilimi, bilimi, hakkı ve hukuku, adaleti, insanlığı savunan, doğru bildiğinden sapmayan, çıkara tapmayan dürüstlük sembolümdür.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi alçak gönüllü, kerametin insanın giydiği kumaştan değil, yüreğinin kumaşından olduğunu uzun yaşamında gösteren örnek insan, büyük âlimdir.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi sevgidir, merhamettir, dürüstlüktür, yol gösteren doğru sözdür, kirlenmemiş özdür.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi değerli dostum, akıl hocam, gönlünün sevgi pınarından beslendiğim adam gibi adamdır.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, babamın sohbet arkadaşı, yoldaşı ve dert ortağıdır.
Sohbetine doyamadığım, derin bilgisinden bolca nasiplendiğim, dinledikçe hayran kaldığım, her soruma ikna edici cevaplar aldığım, mutluluk bulduğum ayaklı kütüphanemdir. Bilgi hazinemdir. Öğretmenimdir.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi bana güven veren, bende saygı uyandıran gerçek din adamıdır.
Gerçeğin peşinden koşarken beslendiğim kaynaktır.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, kendisine yoğurt getiren köylünün bakracına, ağzına kadar şeker dolduran din adamıdır.
Gönlü bol, merhameti bol, sevgisi bol güzel bir kuldur.
Güçlünün haksız isteklerine ve zorlamalarına boyun eğmeyen, mevkisini kaybetmek pahasına doğru bildiğinden şaşmayan yürekli insandır.
Çıkarı için zalimlere yağ çekmeyen, yanaşmayan onurlu dosttur.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, tavırlarıyla ve söylemiyle din bezirgânlarına karşı duran, ömrünü dinine adayan gerçek din adamıdır.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, din adamlığını çıkarı için kullanmayı aklından bile geçirmeyen, din adamlığını mal mülk edinme aracı olarak düşünmeyen ve aldığı maaşla geçinmeyi ilke edinen güzel insandır.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, ben seni çok sevdim.
Kâhta çayında balık tutarken, birçok defa seni izlemiştim. Horik Köyü değirmenin üst tarafında, bu gün yerinde yeller esen köprünün alt tarafında çaya attığın balık ağı hala gözlerimin önünde duruyor.
Mustafa Caminin önünde ezan okunmasını beklerken, babamla sohbetinizi kulağımı dört açarak dinlediğim anı, seni düşündükçe yeniden yaşarım.
Edirne’de askerlik yaparken sana gönderdiğim bayram tebrikini aldığında duyduğun sevinci babamla paylaşmanı, babamın bana mektupta yazmasını hiç unutmadım. Seni sevindirmiştim. Sen de babama ‘hayırlı, vefalı evladın var” diyerek dostun babamı sevindirmiştin. Babamın o mektubunu hiç unutmadım. Güzel insanlara vefalı davranmak ilkemdir, görevimdir, yüreğimin borcudur.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, seninle Cantekin Kitapevinde yaptığımız sohbetin tadını, güzelliğini, değerini unutmam mümkün mü? Sorularıma verdiğin cevaplar iki kaset doldurmuştu. İçim huzurla dolmuştu. Beyninin ışığından yüreğim aydınlanmıştı. Bilgin güneşim olmuştu.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, örnek insandın. Adam gibi adam, onurlu ve yiğit önderdin. Senden güzeli, doğruyu öğrendim.
Seni rahmetle anıyorum.
Senin güzelliğinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, sen çok sevdim. Seni unutmadım. Seni unutmayacağım.
Mekânın cennet olsun.
Kabrin nurla dolsun.
Din adamıyım diyenler seni kendilerine örnek alsınlar. Alsınlar ki rahmetle anılsınlar.
Bu fani dünyada en güzel şey unutulmamak, rahmetle, sevgiyle ve saygıyla anılmaktır.
Doğruluğu, güzelliği, dürüstlüğü, merhameti, insanlığı ömrünün ilkesi yapanlara selam olsun.
Sevgili Hacı Üzeyir Efendi, güzel insan sana yürekten binlerce selam yolluyorum.