MAZİYE YOLCULUKLAR – 243
BADANACI ÖĞRETMEN
ÇATKUYU KÖYÜ ANILARI–12
Çatkuyu Köyünü ve orada yaşayan Yörükleri anlatan anılarımı yazarken, okulumu da yazmak istedim.
Okulda, okulun lojmanında ve okulun büyük güzel bahçesinde üç yılım geçti.
Çalışkan, saygılı canım öğrencilerimle acı tatlı anılarım oldu. Güzel günler geçirdik.
Öğretmenliğimin ilk üç yılında üç yıl da yüz puan alarak başarımızı belgeledik.
Birlikte ders çalıştık. Okulun bahçesine kavak ve çam diktik. Oyunlar oynadık. Pikniğe gittik. Birlikte yedik, içtik.
Sohbet ettik. Kitaplar okuduk. Yazdığım şiirleri birlikte besteledik.
İyi arkadaş olduk. Büyük bir aile olduk.
Okul bizim evimizdi. Bizim yuvamızdı.
Okulumuzu güzelleştirmek ve temiz tutmak bizim görevimizdi.
Ben öğretmen okulu mezunuyum.
Öğretmen okulunda edebiyat öğretmenimizin teşviki ile Köy Enstitüleri hakkında çok şey öğrendim.
Köy Enstitüleri hakkında çok kitap okudum.
Köy Enstitüleri mezunu yazarların kitaplarını, babamın bana gönderdiği harçlığın yüzde seksenini vererek aldım. İkinci sınıfta üç yüz kitabım olmuştu.
Köy Enstitüleri mezunu öğretmenler, köylerden toplanmış köylü çocuklarıydı. Köyde büyümüş, köyleriyle ilişkilerini koparmamış gençlerdi. Köylerin ve köylülerin sorunlarını çok iyi biliyorlardı. İnsan kendi sorunlarını herkesten iyi bilir.
Köy Enstitülerinde yalnız ders verilmemişti. Köyde lazım olacak meslekleri de yaparak öğrenmişlerdi. Duvar ustalığı, marangozluk ve birçok mesleği atölyelerde öğrenmişlerdi. Birçok Köy Enstitülerinde bu köy çocukları dershane, yemekhane, kütüphane ve ihtiyaç duydukları binaları öğretmenleriyle birlikte inşa etmişti.
Dünya edebiyatının bütün klasiklerini, Türk edebiyatının bütün önemli eserlerini bu köy çocukları o küçük yaşlarda okumaya başlamışlardı. Kitap okumak için birbirileriyle yarışmışlardı.
Bu okuma sevgisi Türk edebiyatına önemli yazar ve şair kazandırmıştı. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Mahmut Makal bu okullarda yetişmiş köylü çocuklarından birkaç tanesiydi.
Düziçi Köy Enstitüleri öğretmen okuluna dönüştürülmüştü. Ben orada okurken öğrencilerin yaptıkları binaları gözlerimle gördüm. Diktikleri ve yetiştirdikleri ağaçları gördüm. Arpa ve buğday ektikleri okulun tarlalarını gezdim.
Köy Enstitüleri mezunu öğretmenler gittikleri köylerde öğrenci yetiştirirken, köylülere de her konuda yardımcı olmayı görev biliyorlardı. Öyle yetişiyorlardı.
Çatkuyu Köyünde iki çocuk Köy Enstitülerine götürülmüştü. Bu çocuklar Ali Oğuz ve Resul Okumuş’tu.
Bu başarılı iki eğitimciyi tanıdım.
Resul Okumuş uzun yıllar öğretmenlik yapmış, Sinanpaşa İlçesi Milli Eğitim Müdürü olmuştu. Ben Çatkuyu Köyüne gittiğimde emekli olmuştu.
Ali Oğuz Dumlupınar İlkokulu müdürüydü. Okulda Ali Oğuz Beyi ziyarete gittim. Birlikte okulu gezdik. Yaptıklarını anlattı. Pırıl pırıl bir okuldu. Okulda her şey dört dörtlüktü. Öğrenciler çeşitli yarışmalara katılmış, ödüller kazanmışlardı. Öğrencilerin aldığı ödüller bir köşede sergilenmişti. Kendisiyle gurur duydum.
Ben bu çalışkan, yurtsever öğretmenleri kendime örnek aldım.
Ben de okulumu dört dörtlük yapmak için çalışıyordum.
Okulun badanaya, kara tahtamızın boyaya ihtiyacı vardı. Öğrenciler temiz, düzenli sınıf ve okulu daha çok sever.
Ben de bu konuda titizim. Benim sınıf bütün sınıflardan daha temiz olmalıdır. Sınıf kütüphanem olmalıdır. Kitaplar ciltlenmeli ve okunmalıdır. Öğrencilerime okuma alışkanlığını kazandırmayı hep birinci görev bildim. Okuyan öğrencilerde düşünme yeteneği gelişir. Anlama ve anlatma yeteneği gelişir. Anadilini doğru konuşma ve yazma becerisi kazanır.
Sınıfımın duvarları ünite ile ilgili görsellerle dolmalıdır. Görseller süs olarak değil eğitim aracı olmalıdır. Öğrenciler onlardan yararlanmalıdır.
Kara tahtayı boyamaya karar verdim. Bir cumartesi günü kara tahtayı boyadım. Daha önceden tahtayı boyayacağımı öğrencilerime söylemiştim. Bütün öğrenciler okula gelmişti. Ben tahtayı boyarken öğrencilerim bana yardım ettiler.
Bir sonra ki Cumartesi badana yapmaya karar verdim. İlçeden lazım olan bütün malzemeleri aldım. Getirdim.
Cumartesi günü eski elbiseler giyerek badanaya başladım. Okulun içini dışını badana yaptım. Öğrencilerim yine yanımdaydı.
İşi bitirince öğrencilerimle denetim yaptık. Badana yapılan her duvarı gözden geçirdik. Beğenmediğimiz duvara tekrar badana vurduk.
Öğrencilerim çok seviniyorlardı.
— Okulumuz yepyeni oldu.
— Okulumuz fıstık gibi oldu.
— Okulumuz çok güzel oldu.
Öğrencilerimin sevinci yorgunluğumu bana unutturdu.
Pazar günü tertemiz duvarlarımıza görsellerimizi astık. Bembeyaz duvarlarda yeni aldığım görseller gözümüze daha güzel göründü.
Pazartesi günü daha büyük şevkle derse başladık.
Canım öğrencilerim o gün ki heyecanınızı, yardımlarınızı hiç unutmadım. Çalışkanlığınızı herkes bilsin istedim. Köylü çocuklarını hiç kimse küçümsemesin. Köylü çocuklarına olanak sağlansın. Büyük başarılara imza atarlar. Köyde yaşayan çocukların çektiği sıkıntıları bilen bilir.
Canım öğrencilerim sizleri çok seviyorum.