MAZİYE YOLCULUKLAR–260 / DR. İSMET TURANLI’YA AÇIK MEKTUP

MAZİYE YOLCULUKLAR–260

 

DR. İSMET TURANLI’YA AÇIK MEKTUP

 

Sevgili İsmet Turanlı,

Ben size duygularımı, düşüncelerimi özel olarak yazdım. Gönlümde geçenleri sizinle paylaştım. Siz, benim yazıma KAHTANET’TE yanıt verdiniz. Bu yazınız ile ilgili düşüncelerimi ve size daha önce yazdıklarımı da buraya alacağım. Kâhtalılar  “AĞALAR, YAĞ BAL İÇİNDE YAŞAMADI”  yazınızı hangi yazıma karşı yazıldığını bilsinler…

Ben Kâhta’da doğdum, büyüdüm… Fransa’da gençliğin 1968 eylemlerinin yansıması Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Kâhta’da görüldü. Ben de doğru-yanlış, iyi-kötü, az-çok, bilinçli-bilinçsiz yerimi aldım. 16 yaşlarında bir gençtim. Yani 1952 doğumluyum.  Öğretmen okulu öğrencisiydim. Ulusal bilinç sıfırdı. Sınıfsal bilinç kulaktan dolma şeylerdi.

Ben bir proleter çocuğu değildim. Kâhta’da da proleter sınıfı yoktu. Patron-işçi çelişkisi hayatımda yoktu. Köylü çocuğu da değildim. Feodal sınıfla (ağalık-derebeylik) benim ve ailemin bir çelişkisi yoktu. Toprakla ilişkimiz yoktu. Üretim ilişkilerinden doğan bir çelişkim olmadı.  Küçük bir demirciydi babam.  Esnaftı. Küçük burjuvaydık. Türkçeyi iyi bilmediğim, doğru ve güzel konuşamadığım için öğretmenlerimizden çok dayak yememe rağmen, kimlik sorunundan da habersizdim.

Daha güzel bir dünya, daha mutlu insanlar rüyasıydı benim ki…

Turanlılar kimliklerinden ve sınıfsal yapılarından dolayı sürgünü yaşadılar.

Halk kimliğini hiç sorun yapmadı… O günlerde, Fırat’ın ötesinde yaşananlar; Koçgiri, Şeyh Sait, Sason, Zilan, Ağrı Dağı, Dersim’ı Kâhta halkının sorun yaptığını ben duymadım…

Turanlı ailesi ile ailemin ve benim bir çelişkim yoktu. Hatta çoğu Kâhtalılara kirve olan ailenizden BEDİK AĞA anne tarafımın kirvesiydi.

Turanlıların çocukları ile aynı okullarda okuduk. Ortaokulda bizimle okuyan ve deste deste kâğıt paraları çıkarıp gösteriş yapan cahil, kendini beğenmiş birinden başka, çocuklarının çoğu arkadaşımızdı. Birbirimizi severdik.

Abdullah Turanlı (Abdullahı Şemo) Kâhta’ya hizmet için çırpınan bir insandı. Bir yazımda onun güzelliklerini anlattığım için bazılarının tepkisini çektim. Hiçbir tepki umurumda değil. Güzel olana güzel demek gerekir. Bunu da dobra dobra söylerim. Abdullah Turanlının çocuklarını da küçüklüklerinden bilirim. Bizlerle kardeş gibiydiler. Hala da severim.

Bu ülkede benden çok iyi bilirsin, hep aynı oyun oynanır: Parçala yut. Ben biraz bilinçlenince bu oyunu gördüm… Oyuna gelmedim…

Sevgili İsmet Ağabey, hala bu oyunun parçası olduğunu bilmeyenler, neden kendi vicdanlarını, beyinlerini sorgulamazlar… Kendi insanlarını sevgiyle kucaklamazlar. Onları sadece “OY DEPOSU”  görürler. Kâhta’nın koca bir köy kalmasının günahı kimlerin boynundadır?

Güzelim Kâhta’nın, bu hallerde olması benim içimi kanatıyor. Çoğu Kâhta sevdalısı da benim gibi üzüntü içindeler. Kâhta yerlisi gurbet ellerinde ekmek peşinde koşuyor. Sizin dün yaşadıklarınızın bin beterini on binlerce Kâhtalı hala yaşıyor.

Bu ilçeyi yönetenler, ellerini vicdanlarının üstüne koyup nerede hata yaptık diye düşünmek zorunda değiller mi?

Demirel Isparta’yı bırak, kendi köyünü Paris yaptı… Bizim Paris köy oldu… Hata nerede? Günah kimin? Bir halk fakiri ve zengini ile mutlu olamıyorsa sebebini görmek zamanı gelmedi mi? Bazıları çevresine topladığı birkaç kişinin (Kâhtalıların deyimi ile birkaç tırşıkçının) yalanları-dolanları ile sevgi-saygı bağını hoyratça zayıflatmadı mı?

Sizin yazılarınız benim için çok önemli. Siz Kahtanet’te yazmaya başlamadan, bir yazınızı Yaşar Kaya’nın sitesinde alıp Kahtanet’e göndermiştim.

Anılarınızın yayınlanmasını dört gözle bekleyeceğim…

Ne mutlu Kâhtalıyım Diyene ve Kâhta’mıza layık olmak için kendi gücü oranında çaba gösterenlere…

Selamlar ve saygılar yeryüzündeki bütün güzel insanlara…

 

Mahmut CANTEKİN

01.01.1952 yılında Adıyaman ili Kâhta ilçesi Cami Mahallesinde Dünya’ya geldi. İlk ve Orta Okulu Kâhta’da okudu. Besni Öğretmen Okulunda öğrenimine devam etti. Osmaniye Düziçi’nden mezun olarak öğretmenlik diplomasını aldı. Afyon ili Sinanpaşa ilçesine bağlı Çatkuyu ve Yıldırım Kemal köyleri ile Tınaztepe kasabasında öğretmenlik yaptı. Rotasyona tabii olduğundan Diyarbakır ili Lice ilçesine atandı. Burada Öğretmenlik, Halk Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü yaptı. Lice’de beş yıl görev yaptıktan sonra Mersin merkeze atandı. 26 yıl görevden sonra Mersin’de emekli oldu. Kâhta’da yaşamaktadır. Bütün gününü şiir ve yazı çalışmaları ile geçirmektedir. Çeşitli şiir sitelerinde şiirleri yayınlanmaktadır.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir